Ana içeriğe atla

Öne Çıkan Yayın

KUDÜSTE EZAN SESLERİ

Ağladım.. ağladım göz yaşı keselerimde yaş kalmayana dek Kudüs'ü dinledim o gece yarısında, iyice anlayana dek...  Başım ağrıyor, kaşlarım ağırlaşıyor düşündükçe hali, Selahaddin'in niye gülmediği şimdi daha da belli... Her zerremle utanıyorum şu anki halimden, Benim imanım eksik mi Selahaddin'inkinden?  Anadolu'dan geçen Haçlılara niye dur dedi atalarımız? O zamanlar namusumuza ne güzel sahip çıkarmışız. Şimdi kim nerde ne yapıyor bizi hiç alakadar eder mi? Gerici değiliz biz ayol biraz modern olalım değil mi?  Lanet olsun bizi bu hallere düşürenlere! Dünya ile oyalayıp gözümüze perde çekenlere. Yazıklar olsun elbet, bu oyuna düşen bizlere de! Nasıl oldu da değiştik bu kadar kısa sürede?  KUDÜSTE EZAN SESLERİ YOK ama sesimiz çıkmıyor! Memnun muyuz halimizden, niye kimse uyanmıyor? Bu duruma sela gerek, bari Kudüs'te o okunsa, Ama doğru, onu okuyacak müezzin de maphusta...  Nasıl hesap vereceğiz o çetin sorgu gününde? Gözlerimizi yummadan kör olmuşuz yeryüzünde....

SEVGİ

 

 

     İnsanın fıtratında bulunan, varlıklara bakışımızı anlamlaştıran Allah’ın bizlere sunduğu çok güzel bir nimet. Aynı zamanda şefkat, merhamet, mutluluk gibi duyguları ortaya çıkarabilen bir araç. Şimdi gelin, insanoğluna sunulan nimeti daha detaylı ele alalım.

     Sevgi… Her insan bir şekilde sevgi duygusunu içinde taşır. Bu duyguyu bazen bir insana, bazen paraya, bazen makama duyar. Hatta çoğumuzun pek önemsemediği şeylere bile büyük sevgi duyan kişiler var. Kimler mi? Mesela koleksiyoncular… Koleksiyoncular yaprak, taş ve benzeri şeylere çok büyük bir ilgi duyar. Bu onu sevmesinden kaynaklanmaktadır. Herkesin duyduğu ve mümkün olduğu kadar yerine getirmeye çalıştığı “İnsan sevdiği meslekte çalışmalı.” sözünü unutmamak gerek. Çünkü bir insanın bir işten mutluluk duyabilmesi için önce o işi sevmesi gerekir. Bu olduğu zaman başarı da gelir ama olmadığı zaman da hüsran getirir. Zaman zaman bazı insanların çok çok sevdiği bir insandan, bir işten, bir arabadan veya herhangi bir şeyden ayrıldığında kötü duygular yaşadığını hatta depresyon denilen olaya kapılabildiğini görürüz. İşte bu sebepten sevgi; mutluluk, başarı gibi konular için de oldukça önemlidir.

     Yüce Allah, bizlere vermiş olduğu bu kısacık ömürde bile sevgiyi hayatımızın en önemli parçası kılmıştır. Peki böyle güzel bir nimeti büyük ölçüde ne için kullanmalıyız? Acaba sadece dünyada olup dünyada kalacaklar için mi, yoksa sevgiyi var edene mi? Evet. Şunu söyleyebilirim ki sevgimizin değeri, onu neye gösterdiğimize bağlı. Eğer gelip geçici şeylere gösterirsek, gelip geçici olur. Fakat onu sonsuz olan Allah’a gösterirsek tabii ki de kalıcı olur. Ve eğer biz sevgimizi en çok yaratana gösterirsek hayatımız da bu ölçüde şekillenir ve az önce sözünü ettiğim hüsranlar da gün geçtikçe azalır.

     Şu hususun yanlış anlaşılmasını istemem. Sevgimizi Allah dışında hiçbir şeye duymamak yanlış olur. Çünkü sevmek bizim fıtratımızda olan bir özellik. Bu yüzden de başka şeylerden kendimizi mahrum bırakmamalıyız. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz(s.a.v.) zamanında yaşanmış bir olaydan bahsetmek istiyorum. Allah Resulu(s.a.v.)’ nun kardeş yaptığı Selman-ı Farisi ile Ebü’d-Derda isimli iki sahabe vardı. Bir gün Selman-ı Farisi, Ebü’d-Derda’yı ziyarete gitmişti. Ziyarete gittiğinde  Ebü’d-Derda’yı hiç durmadan ibadet ederken gördü. Bunun üzerine Selman-ı Farisi “Senin üzerinde Rabbinin hakkı vardır, nefsinin hakkı vardır, ailenin hakkı vardır. Hak sahiplerinin her birine haklarını ver.” demiştir. Bu olaydan sonra Peygamberimiz(s.a.v.)’e giden Ebü’d-Derda, bu olayı ona anlatınca Peygamber Efendimiz(s.a.v.)’den “Selman doğru söylemiş.”(1) cevabını almıştır. 

Allah’a sevgi duymak da ona yapılan bir ibadettir. Bu ibadeti yaparken de nefsimizin ve ailemizin hakkını –abartmayacak şekilde- unutmamak gerekir.

     Peki Allah’a karşı sevgimizi nasıl mı gösteririz? Allah’a karşı sevginin yolu tabiî ki de Resulunden geçer. Allah’ın bize buyurduğu şeyleri yaparak ve bizden sakınmamızı istediği şeylerden sakınırsak ona sevgimizi göstermiş oluruz. Ona en layık kul olmaya çalışarak bunu yapabiliriz mesela. Sizin de bildiğiniz üzere geçmişte Allah sevgisini elde etmeye çalışmış Yunus Emre, Mevlana gibi pek çok insanımız da vardır. Onlar da biliyorlardı ki Allah’a en iyi kul olabilmenin yolu O’nu çokça sevmekten geçer. Biz de bu yolda ömrümüzü adayarak Allah’a hakkıyla kulluk edebilmeye çalışmalıyız. 










Yusuf VURAL



(1) Buhari, Savm 51, Edeb 86.

Yorumlar

Ali Haydar SUCU dedi ki…
Kalemine sağlık Yusuf.

Popüler Yayınlar