Ana içeriğe atla

Öne Çıkan Yayın

KUDÜSTE EZAN SESLERİ

Ağladım.. ağladım göz yaşı keselerimde yaş kalmayana dek Kudüs'ü dinledim o gece yarısında, iyice anlayana dek...  Başım ağrıyor, kaşlarım ağırlaşıyor düşündükçe hali, Selahaddin'in niye gülmediği şimdi daha da belli... Her zerremle utanıyorum şu anki halimden, Benim imanım eksik mi Selahaddin'inkinden?  Anadolu'dan geçen Haçlılara niye dur dedi atalarımız? O zamanlar namusumuza ne güzel sahip çıkarmışız. Şimdi kim nerde ne yapıyor bizi hiç alakadar eder mi? Gerici değiliz biz ayol biraz modern olalım değil mi?  Lanet olsun bizi bu hallere düşürenlere! Dünya ile oyalayıp gözümüze perde çekenlere. Yazıklar olsun elbet, bu oyuna düşen bizlere de! Nasıl oldu da değiştik bu kadar kısa sürede?  KUDÜSTE EZAN SESLERİ YOK ama sesimiz çıkmıyor! Memnun muyuz halimizden, niye kimse uyanmıyor? Bu duruma sela gerek, bari Kudüs'te o okunsa, Ama doğru, onu okuyacak müezzin de maphusta...  Nasıl hesap vereceğiz o çetin sorgu gününde? Gözlerimizi yummadan kör olmuşuz yeryüzünde....

SABIR VE İNSAN

          Allah(c.c)'ın kitabı, Peygamberimiz Hz.Muhammed (sav)''in en büyük mucizesi, islam aleminin rehberi yüce kitabımız Kur'an-i Kerîm'de 44 surede geçen ve 84 ayette yer alan sabır nedir? Nasıl sabredilir? Sabrın mükafatları nelerdir? Gelin birlikte Kur'an-i Kerîm'de bu kadar çok geçen ve aynı zamanda yüzlerce hadiste kendine yer bulmuş sabırla ilgili sorduğumuz bu soruları cevaplamaya çalışalım. 


         Sabır aslında bizim başlıca imtihanımızdır. Dünya aslında tüm insanlar için bir gurbettir. Ne zaman olacağını bilmesekte elbet bir gün asıl vatanımıza döneceğiz. Lakin dünyada hiçbir şey basit değil. İnsan her zaman bir mücadele içinde. Kim ile mi? Elbette şeytan ve kendi nefsi ile. İşte imtihan diyerek kastettiğim tam olarak bu. Şeytanın ve nefsimizin verdiği vesveselere SABREDEREK Hakk yoldan ayrılmamalıyız. Bu durumu Keçecizâde İzzet Molla çok güzel izah etmiş. 


Evzâ'-ı bârid-i felege eylerüz sükût

Bir iki gün ne çâre müsâfir bulınmışuz

   Keçecizâde İzzet Molla

(Ne çare ki bu dünyada bir iki günlüğüne misafiriz, onun hoş olmayan durumları karşısında -çaresizce- susuyoruz.) 


E ama her zaman sıkıntı içinde olacağız, bedbaht olacağız diye bir şey yok ki diyebilirsiniz. Tabii ki Allah(c.c)'ın izniyle dünyada da mesut olduğumuz zamanlar olabilir. Bu zamanlarda kıymet bilip şükretmemiz gerekir. Peygamberimiz(sav) bir hadis-i şeriifinde şöyle buyurmuştur : 


“Müminin durumu gıpta ve hayranlığa değer. Çünkü her hâli kendisi için bir hayır sebebidir. Böylesi bir özellik sadece müminde vardır: Sevinecek olsa, şükreder; bu onun için hayır olur. Başına bir belâ gelecek olsa, sabreder; bu da onun için hayır olur.” 


          Tamam, anladık bizim dünyadaki en büyük işimiz sabır ve şükür. Yalnızca Elhamdülillah diyerek bile şükredebiliriz. Ama nasıl sabredeceğiz? Keçecizâde İzzet Molla'nın dediği gibi çaresizce susarak mı? Elbette hayır. Nasıl mesut olduğumuz zamanlar Allah(c.c)'ın bizi şükretmemiz için tâbii tuttuğu imtihanlarsa başımıza bir bela geldiği zamanlarda Allah(c.c)'ın bizi sabretmemiz için tâbi tuttuğu imtihanlardır. Başımıza gelen iyi olayların Allah(c.c)'tan geldiğini unutmamamız gerektiği gibi başımıza gelen musibetlerin de Allah(c.c)'tan geldiğini unutmamalıyız. Allah(c.c)'a dua etmeli ve O'ndan gelecek olan dermanı beklemeliyiz. İşte sabrın kilit noktaları bunlardır : Musibetin aslında bir imtihan olduğunu ve Allah(c.c)'tan geldiğini unutmamak ; susmayıp Allah(c.c)'a dua etmek ; son olarak dermanı yalnızca Allah(c.c)'tan beklemek. 


         İyi güzel de niye sabredelim, sabredince elimize ne geçecek ki? Allah(c.c)'ın kitabı Kur'an'da 84 defa sabrın geçtiğini belirtmiştik. Bunlardan biri olan Bakara suresinin 155 ila 157. ayetlerinde Allah(c.c) şöyle buyurmuştur : 


وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِّنَ الْخَوفْ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِّنَ الأَمَوَالِ وَالأنفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ{155}الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّـا إِلَيْهِ رَاجِعونَ {156} أُولَـئِكَ عَلَيْهِمْ صَلَوَاتٌ مِّن رَّبِّهِمْ   وَرَحْمَةٌ وَأُولَـئِكَ هُمُ الْمُهْتَدُونَ{157}         


“Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele. Onlar (sabredenler) ; başlarına bir musibet gelince, 'Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz' derler. İşte Rabbleri katından rahmet ve merhamet onlaradır. Doğru yola ulaştırılmış olanlar da işte bunlardır.” 


Ayet-i kerimede geçtiği gibi sabredenler doğru yola ulaştırılmıştır ve onlar için Allah(c.c) katında rahmet ve merhamet vardır ve bundan daha güzel bir mükafat söz konusu değildir. 


          Sürçülisan ettiysek affola. Allah'a emanet olun.




  Hasan Göktan Gündoğdu

Yorumlar

Adsız dedi ki…
Tebrikler çok güzel bir yazı başarılar diliyorum gözlerinizden öpüyorum...
Unknown dedi ki…
Yüreğine, kalemine sağlık Allah hepimizi sabredenlerden eylesin inşAllah
Gökçe dedi ki…
Bu yorum yazar tarafından silindi.
Gökçe dedi ki…
Güzel bir deneme yazısı olmuş tebrik ediyorum kardeşimizi yazılarının devamını bekliyoruz👏🏼

Popüler Yayınlar