Ana içeriğe atla

Öne Çıkan Yayın

KUDÜSTE EZAN SESLERİ

Ağladım.. ağladım göz yaşı keselerimde yaş kalmayana dek Kudüs'ü dinledim o gece yarısında, iyice anlayana dek...  Başım ağrıyor, kaşlarım ağırlaşıyor düşündükçe hali, Selahaddin'in niye gülmediği şimdi daha da belli... Her zerremle utanıyorum şu anki halimden, Benim imanım eksik mi Selahaddin'inkinden?  Anadolu'dan geçen Haçlılara niye dur dedi atalarımız? O zamanlar namusumuza ne güzel sahip çıkarmışız. Şimdi kim nerde ne yapıyor bizi hiç alakadar eder mi? Gerici değiliz biz ayol biraz modern olalım değil mi?  Lanet olsun bizi bu hallere düşürenlere! Dünya ile oyalayıp gözümüze perde çekenlere. Yazıklar olsun elbet, bu oyuna düşen bizlere de! Nasıl oldu da değiştik bu kadar kısa sürede?  KUDÜSTE EZAN SESLERİ YOK ama sesimiz çıkmıyor! Memnun muyuz halimizden, niye kimse uyanmıyor? Bu duruma sela gerek, bari Kudüs'te o okunsa, Ama doğru, onu okuyacak müezzin de maphusta...  Nasıl hesap vereceğiz o çetin sorgu gününde? Gözlerimizi yummadan kör olmuşuz yeryüzünde....

DİL ANA

 Dil nedir? Dil ve düşüncenin insan ruhuyla etkileşimi nasıldır? Ana dilin ve dil ile anadilde eğitimin önemi nedir?

Dil nefes alır, yaşar doğar ve ölür. Canlıdır. Ürer, gelişir hayatını sürdürür. Başlı başına bir varlıkdır. Dil aslında görünmeyen fakat çok uzun yaşayan, eğitim ve yaşayişla beslenen, çok obur, yaşlı ve bilge biridir. Evet evet, onun bir adı da var, dil ana. 

Dil ana insanlarla konuşur. Sohbet eder. Dil ana insanlarla konuşur, muhabbet  eder, insanı sever. Insanla Dil Ana şiirlerde romanlarda hikayelerde buluşur, konuşur, sohbet eder. Manevi bir canlıdır Dil Ana, insanı ruhen besler, ona keyif ve lezzet verir. Hangi şarkı vardır ki Dil Ana’sız yazılan? Hangi türkü vardır ki dil anadan kaynağını almayan, onun şerbetini içmeyen? Hangi fikir Dil Anaya başvurmadan iletilir?

Aslında bu Dil Ana insandır, insanlıktır. Ademoğlu da beşeriyet de Dil Anadır. Dil nasıl insanlığın varlığından ve yaratılışından itibaren varsa, insan da dilin varlığından beri vardır. Rabb ikisini beraber yaratmıştır.  

Dilin ve özellikle anadilin önemi insanoğlu için çok büyüktür. Dil düşüncenin postacısıdır, iletkenidir düşüncenin.  insan insanla dil ile anlaşır. Hayvan ile insan arasındaki farklardan birisi de insanoğlunda dillerin varlığıdır. Özlemdir, acıdır, mutluluktur, hüzündür, buhrandır, sıkıntı ve bunalımdır, coşkudur, aşktır dil. Edebiyat dil iledir. Ahlak ve din, dil ile anlatılır öğrenilir. Tarih dil iledir. Dil zaten başlı başına bir tarihtir. dil bir kültürdür. her Dil bir millettir, kavimdir. Dil varsa millet var, dil yoksa millet yoktur. Zaten her dil bir medeniyet ve kültür mozaiği değil midir? 

Dilsiz insan ne kadar da acizdir. Dilsiz insan var mıdır? Dilsiz insan insan mıdır ki? 

Dil bir toplumun varoluşundan itibaren ki serüvenidir. Varlığıdır. Yaşayışıdır. Kültürüdür. Dil öğrenme bu açıdan düşünüldüğünde bir toplumu insanlığı, medeniyeti, farklılığını tanımadır. Dil öğrenen o milletin ruhuyla etkileşir. O ruha dokunur, hisseder. Dil öğrenen o dilin Dil Anasıyla konuşmaya, dolayısıyla o milletin tüm ferdiyle etkileşime geçmeye başlamıştır. 

Her dil, evrensel insan dillerinin bir parçası, bir kısmıdır, bir cüzüdür. İnsanı yaratan Rahman, insanın yanında dilini de yaratmış ve yaratmaktadır. Her dil allahın bir ayeti olduğu gibi her dil evrensel kültür  yapısının temel taşlarıdır. Yani her dil insanlığın ve ona dair her şeyin çatısını ayakta tutan tarihi bir sütundur. 

Her insanın bir milleti olduğu gibi her insanın bir ana dili de vardır. Ana dil, insanın doğuşundan beri etrafında konuşulan, bebekken kulağına fısıldanan manevi ve ruhi değeri cok büyük bir olgudur. Bir kavmin Ana dili o kavmin dini, kültürel ve tarihsel süreci olduğu gibi milletin ruhunun da bir yansımasıdır. Bu bağlamda ana dil insanın ve insanlığın vazgeçilmez bir değeri olmuştur, olmaktadır.

Her dil insan için tarihsel, küresel ve kültürel olarak önemli olduğu gibi insanın ana dili insanın gözdesidir. Nasıl ki insan müslüman kardeşlerinin hepsini çok sevmesine rağmen kendi kardeşini başkasına tercih ediyorsa –ki bu fıtridir-  her insan kendi ana dilini başka dillerden daha çok sever ki bu doğal olmakla birlikte güzeldir.

Ana diller ancak eğitimle korunabilir ve yaşatılabilir. eğitim alamayan ve beslenemeyen dil telef olur. Ana dilde eğitim her kavmin hakkı olduğu gibi herkese helaldir. Ana dilde eğitim o dili beslemek, doyurmak ve canlandırmaktır. Dil bir nehirse onu besleyen havza, o dilin eğitimidir, yaşanışıdır. Dil konuşuldukça, yaşandıkça, öğrenildikçe gelişir ve güçlenir.

Ve bir kavmin çöküşü dilin çöküşü olduğu gibi dilin çöküşü de kavmin çöküşüdür. Bu anlamda insana ve insanlığa gerektiği değeri verebilenler, ancak hem kendi hem de başka dilleri koruyabilenlerdir. Ölmekte olan her dil dünya kültürel mirasından bir kayıp ve geride kalan bir cesettir.

Bu nedenlerden ötürü her insan öncelikle kendi diline sahip çıkmalı fakat başka dillerin ölmesine göz yummamalı, müsaade etmemelidir. Asla seyirci de kalmamalıdır, zira zulme seyirci kalmakla zulmü işlemek benzerdir. Çünkü bir dilin ölümü o dili kullanmış herkesi kabrinden çıkarıp canlandırıp, tekrar öldürmek olduğu gibi o dili kullanan milletin tarihini ve varlığını yok saymak ve yüce Allahın ayetine karşı çıkmaktır. 

Nitekim allah (cc) hucurat suresi 113. Ayette “Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık, Allah katında en değerli olanınız O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır.” demektedir.

Fertler, gruplar, kavimler, ümmetler, milletler siyasî, kültürel, biyolojik, coğrafî vb. farklarla birbirinden ayrılır; bu farklara bağlı olarak farklı kimlik sahibi olur, bu kimlikle tanınır ve tanışır.  ve bu farklılıklardan ve kimliklerden biri de dildir, dilin varligı yaşanişidir. yukarıda bir dili öldürmenin kavmi öldürmek demek olduğunu anlatmıştık. allahın birbirleriyle tanışsın diye yarattığı kavimleri yok etmek, yani bir dili yok etmek ne kadar hadsiz bir zulümdür, düşününüz. 

Son olarak her fert -başta kendi anadili olmak üzere- tüm dünya dillerini korumalı yaşatmalıdır. Her insan dil anasını tanımalı sevmeli ve öğrenmelidir. Dil anasına değer vermeli, onu el üstünde tutmalıdır. Bu hem insanlığın bir zorunluluğu olduğu gibi Müslümanlığın da bir zorunluluğudur. Aksi ise tüm insanlığa ve ortak geçmişe küfür ve tecavüzdür. Bir takım düzme bahaneler bu tecavüzü asla ve asla meşrulaştırmamalıdır. Müslümanlar ve insan olabilenler, bunları unutmamalıdırlar.



Yusuf Güçlü



Yorumlar

Popüler Yayınlar