Ana içeriğe atla

Öne Çıkan Yayın

KUDÜSTE EZAN SESLERİ

Ağladım.. ağladım göz yaşı keselerimde yaş kalmayana dek Kudüs'ü dinledim o gece yarısında, iyice anlayana dek...  Başım ağrıyor, kaşlarım ağırlaşıyor düşündükçe hali, Selahaddin'in niye gülmediği şimdi daha da belli... Her zerremle utanıyorum şu anki halimden, Benim imanım eksik mi Selahaddin'inkinden?  Anadolu'dan geçen Haçlılara niye dur dedi atalarımız? O zamanlar namusumuza ne güzel sahip çıkarmışız. Şimdi kim nerde ne yapıyor bizi hiç alakadar eder mi? Gerici değiliz biz ayol biraz modern olalım değil mi?  Lanet olsun bizi bu hallere düşürenlere! Dünya ile oyalayıp gözümüze perde çekenlere. Yazıklar olsun elbet, bu oyuna düşen bizlere de! Nasıl oldu da değiştik bu kadar kısa sürede?  KUDÜSTE EZAN SESLERİ YOK ama sesimiz çıkmıyor! Memnun muyuz halimizden, niye kimse uyanmıyor? Bu duruma sela gerek, bari Kudüs'te o okunsa, Ama doğru, onu okuyacak müezzin de maphusta...  Nasıl hesap vereceğiz o çetin sorgu gününde? Gözlerimizi yummadan kör olmuşuz yeryüzünde....

Kalp Sözlüğü-1

Bir seri Halinde devam ettirmeye çalışacağım, bu ilk kısmı. Keyifli okumalar.

Bir umudun adıdır.
Hayalin tadı,
Nefsin katı,
Benliği bulmanın havasıdır.
Ancak ne söylediğini bilmektir kalp.

 Bir şeyler karalamaya karar verdiğimde hep aklıma nereden başlamam gerektiği sorusu takılır. Şimdi de, başlarken bu sorunu, şimdilik, çözdüm. bilim insanları tarafından anlaşılamayan beyin yerine asıl çetrefilli konu olan, basit gözüktüğü için çetrefilli zaten, "kalbe" şerh yazmaya karar verdim.

Seyirciler: 
-Küstah adam çok biliyordun da bugüne kadar niye bekledin o zaman.

 Sayın seyirciler, vay duruma uyanmaya başlamış birileri var galiba; gençlik bitmiş, biz sorgulamaz itaat ederdik sesleri de gelmiyor değil arkalardan ama bunlar kendi acizliğini çamurla kapatmaya çalışanların sesleridir. Lütfen koltuklarınızdan ayrılmayınız. Salondan gitmek için daha çok erken ama böyle bir sebepten dolayı salonu terk etmeyi düşünen varsa ileridekileri hiç görmeden, bir de onları düşünmeye uğraşmadan gidebilir.

   Muhterem katılımcılar, umarım birer dinleyici değilsinizdir, beni yalancı çıkarmayın lütfen. Sizlerle bir yolculuğa çıkacağız. Kalkış ve iniş anında kemerlerinizi sıkıca bağlayın, yani okuma hızınızı biraz düşürün, dikkatiniz üzerinden geçtiğimiz cansız bedenlere vermeyin, kendinizi üzmeyin. Mutluluğumuzun peşinden gitmek için mutlu köy biletlerinizi bir zalim sermayesinden, çocuklar için küçük kurşunlar tasarlayan bir fabrikadan ya da her şey bazılarının ölecek çocukların cansız bedenleri üzerinde taht kurmaları için yapılmış olan modern dünyadan alabilirsiniz. Sonuçta siz mutlu edeceksiniz kim ne derse desin umursamayın. Yolculuk ön şartlarımız şunlardır:

  • Evlerin baş köşesine konulmuş kitaplıkları, hele de içinde Kur'an-ı Kerim varsa, kapaklı hâle getirin ve çocukların ulaşamayacağı yükseklikleri yükseklikteki yerlere koyun.

  • Kitaplığı yükseltiğiniz için boşalan o alana bir dev ekran televizyon yerleştirin.

  • Oturma odasının adını salon koyun, oturma odasında en büyük sorunu 1. seviye mutluluğa ulaşım aracı olan televizyondan duyduğumuz, gözlüklerimiz tartışmaya zemin hazırlıyor.

  • Salonların oturma düzeni modern düzende değilse, mutluluk için modernizasyon gerekir ve modern bir salonda koltukları hayatımızın endeksi olan dev ekranı hedef alır. Lütfen eski koltuklarınıza bunu yapmayın çünkü bu modern hayata uyum sağlayamayacak kadar eskiler.

  • Mutluluk yolculuğumuzun en önemli aşamalarından birisi de televizyonun dediği her şey doğrudur demekten geçiyor

  • Televizyonun hayatımızın bir parçası haline geldiğinden emin olun.

  • Hayatımızın değişmez parçası olan televizyondan çıkan siyasetçi şovmen vb. insanlar var ne kadar başarılı(!) bir bakın ve onların hayatlarını kendinize geçirin sakın onların yaptıklarını sorgulamayın, zira onlar koskoca(!) siyasetçilerdir. Onlar tartışılmaz.
 
  • Bakın beğendiğiniz o koskoca şahsiyet konuşuyor:
- Çok saygıdeğer vatandaşlarım, kardeşlerim, yoldaşlarım sizleri sevgi ve saygı ile selamlıyorum. Değişen çağımızda sekülerize ve mobilize olan dünya yavrularımızı modernizasyonun dışında kalmaması için onları erken yaşta iletişimi ve çağımızın gerektirdiği teknolojilerle buluşturalım; daha beşikte iken onlara telefon verelim. Biz televizyon neslinin, çocukları mobilitesi çok yüksek telefon ile tanışsın sabit bir yerden sabit bir yere bakarak başkalarının yayınları tüketsin, saatlerini harcıasın bizden sonraki nesil yani çocuklarımız biricik kuzularımız telefonla erkenden tanışsın ve aklı hep onda olsun ama doğru bilginin ancak televizyonda yer alabileceğini unutmasın.

  • Bizim söylemek istediğimiz maddeleri sayın büyük şahsiyet söyledi kendisine çok teşekkür ediyoruz. (!)

 Bu sunumundan dolayı çocuklar için küçük kurşunlar ve kıyıya vuran cansız vicdanları toplama araçları üreten şirketlere teşekkür ediyoruz.





Tahsin SATIOĞLU

Yorumlar

Tuncay Türker dedi ki…
Süper olmuş. Kalemine sağlık..

Popüler Yayınlar