Ana içeriğe atla

Öne Çıkan Yayın

KUDÜSTE EZAN SESLERİ

Ağladım.. ağladım göz yaşı keselerimde yaş kalmayana dek Kudüs'ü dinledim o gece yarısında, iyice anlayana dek...  Başım ağrıyor, kaşlarım ağırlaşıyor düşündükçe hali, Selahaddin'in niye gülmediği şimdi daha da belli... Her zerremle utanıyorum şu anki halimden, Benim imanım eksik mi Selahaddin'inkinden?  Anadolu'dan geçen Haçlılara niye dur dedi atalarımız? O zamanlar namusumuza ne güzel sahip çıkarmışız. Şimdi kim nerde ne yapıyor bizi hiç alakadar eder mi? Gerici değiliz biz ayol biraz modern olalım değil mi?  Lanet olsun bizi bu hallere düşürenlere! Dünya ile oyalayıp gözümüze perde çekenlere. Yazıklar olsun elbet, bu oyuna düşen bizlere de! Nasıl oldu da değiştik bu kadar kısa sürede?  KUDÜSTE EZAN SESLERİ YOK ama sesimiz çıkmıyor! Memnun muyuz halimizden, niye kimse uyanmıyor? Bu duruma sela gerek, bari Kudüs'te o okunsa, Ama doğru, onu okuyacak müezzin de maphusta...  Nasıl hesap vereceğiz o çetin sorgu gününde? Gözlerimizi yummadan kör olmuşuz yeryüzünde....

SUSMAK, HAYKIRMAK YA DA HAYKIRAMAMAK

     Susmak insanlara çok büyük bir erdem olarak lanse edilir. Ki öyledir de, ama bu her durum için böyle değildir. Bazen de bilip konuşmamanın hayrımıza olduğu başımıza bela getirmemek için çok iyi bir yol olduğu dikte edilir. Bunları kim söyler, kimin çıkarı vardır, çıkarları nedir, bunları gerçekten uygularsak kurtulur muyuz?

    Bunları iki grup insan söyler: Bunlardan birincisi gerçekten bir şeylere karşı çıkmanın, karşı durmanın problem olacağı ortamlarda bizim iyiliğimizi düşünen insanlar nasihat eder ve bu iyi niyetli bir çabadır. İkincisi ise bu baskı rejimini kuran ve savunan insanların söylemi ve gayesidir.

    "Sus.", Haykırma.", "Konuşma." diyenlerin ve bunu doğru olarak savunanlar  mevcut düzende çıkarı olan ve sistemden rant ve gelir elde eden insanlardır. Tabii olarak bu düzene saf olarak inanan insanlar da vardır ve bunları diğer gruptan ayırmak gerekir.

    Asıl soru şu: Biz haykırsak seslerimiz göğü doldursa bir işe yarar mı? Evet yarar, ama asıl olan bunu topluca yapabilmek için birey olarak önce adaleti dillendirip sonra bunun için toplumca bir direniş göstermek gerekir. Unutmamak gerekir ki herkes üstüne düşeni yapmakla sorumludur. İnsanın üstüne düşen ise haykırmak ve başkalarının haykırması için çabalamak ve anlatmaktır. Zira haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.*

   Son olarak bu işin şartı dillendirdiğimizi fiil olarak " Kur'an ve Sünnetin" belirlediği ölçütte hayata geçirmektir. Sonuçta laf ile peynir gemisi yürümez.


Hayrullah ÖZKAN 




Dipnotlar;

*Bu söz her ne kadar özlü , önemli ve güzel bir söz olsa da hadis değildir. Hadis-i şerif olduğuna dair sahih veyahut zayıf bir belge bulunmamaktadır. Kaynak: Sorularla İslamiyet

Yorumlar

Ali Haydar SUCU dedi ki…
Eline sağlık reis, güzel bir yazı olmuş.
Faruk dedi ki…
Kaleminize sağlık inşallah.

Popüler Yayınlar