Öne Çıkan Yayın
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
ÖZGÜRLÜK ÜZERİNE
Özgürlük, kişilerin zihinsel veya fiili
olarak hiçbir baskı altında kalmadan dahası başkalarının özgürlüğüne tecavüz etmeden, her türlü düşünebilmesi,
düşündüğünü düşünebilmesi ve fikri yargılarını hareket çerçevesinde
kullanabilmesi ve fıtrattan gelen iradeyi kullanabilmesidir.
Kişisel ve bireysel özgürlüğe
bağımsız hareket etme, istediği fiili hak işgali yapmamak suretiyle yapabilme
gibi anlamlar verilebilse de fiiliyatlar
düşünsel hareketin ve iradenin sonucu olduğu için özgürlüğün sadece dolaylı bir
parçasıdır. Özgürlüğün esası düşünce ve iradedir,
düşüncenin ve iradenin sonucunda fiiliyat ortaya
çıkar. Dolaylı olarak ortaya çıkanı yani fiiliyatı,
özgürlük kavramını düşünürken özgürlüğün esaslarıyla aynı kefeye koymak
zannımca uygun olmaz, bu da benden bir ihtardır.
Özgürlük; düşünme, sonrasında karar verebilme,
bazen düşünmeden karar verebilme ve bunların sonuçları olan özgür
fiiliyattır. Özgürlüğe verilebilen
farklı tanımlar bence gerçek manadaki özgürlüğe ve özgürlüğün hakikatine
aykırılık taşıyabilir. Özgürlüğe tanım yaparken özgürlüğün hakikatinin düşünme ve irade
olduğu kesin olarak bilinmelidir. İrade düşünmeye üstün değildir, düşünme de
iradeye üstün değildir. Ancak fiiliyat düşünce
ve iradenin sonucunda oluştuğu için tanım yaparken diğerlerinde geride ve
aşağıda kalmalıdır.
Özgürlük, düşünmenin sonucu
olabilen “fikrini anlatmayla” yani konuşmayla da alakalıdır Başkasının bizim
hakkındaki yargıları sadece bizim konuşmamız ve fiiliyatımızla oluşabilir. Kişi
kendi özgürlüğünü değil de başkasının özgürlüğünü sorguladığında konuşma ve
fiiliyat çok önemli rol oynar. Başkasının gözünden kişi konuşabildiği ve
fiilleri kadar özgürdür.
Toplum bazında özgürlük, toplumun
kültürünü yaşayabilmesi ve rahatça var olabilmesiyledir. Özgür, küçük ve farklı
toplumların olduğu büyük ve kapsayıcı devlette, farklı toplumların ayrılarak
yeni devletler kurmasına gerek yoktur. Toplumlar zaten özgür ve mutludurlar.
Halbuki farklı toplumların özgürlüğünü bir yana bırakarak bir ulus devlet kurma
idealine ve politikasına sahip olan büyük toplumlar, ulus devlet politikasını
izlediğinde, içerdikleri diğer küçük toplumları sindirecektir. Bu küçük toplumların
Kültürünü yaşayabilme ve var olabilme ideallerini yok saymadır. Bu da özgür
toplum yapısına uygun olmadığından ve özgür toplum sınırları çiğnendiğinden içtimaı
alanda büyük sorunlar oluşturabilmektedir. Bu ulus devletçilik zihniyetinin ne
kadar arızalı olduğunu anlamak için yeterlidir.
Bireylerin özgür olup olmadığı
toplumun özgürlüğüne bakılarak da anlaşılabilmektir. Toplum kültürünü
yaşayamıyorsa, toplum kültürünü geliştiremiyor ve kültürel olarak yozlaşıp
geriye gidiyorsa, toplum özgür değildir; baskı altındadır, prangalıdır,
bireyler çökmektedir dahası toplumun köleliği bireylere
de yansımıştır. Toplum köleleştirildiğinde topluluk özelliği yıkılır,
farklı bir topluma tekrar bağlanabilir (bkz. yozlaşma), ya da yok olabilir
(bkz. Soykırım).
Özgürlük hakkında kısa ve basit
bir deneme yazmış bulunmaktayım. Reddiyelerinizi ve eleştirilerinizi
beklemekteyim. Sağlıcakla...
İsimsiz Düşünür
Yorumlar