Ana içeriğe atla

Öne Çıkan Yayın

KUDÜSTE EZAN SESLERİ

Ağladım.. ağladım göz yaşı keselerimde yaş kalmayana dek Kudüs'ü dinledim o gece yarısında, iyice anlayana dek...  Başım ağrıyor, kaşlarım ağırlaşıyor düşündükçe hali, Selahaddin'in niye gülmediği şimdi daha da belli... Her zerremle utanıyorum şu anki halimden, Benim imanım eksik mi Selahaddin'inkinden?  Anadolu'dan geçen Haçlılara niye dur dedi atalarımız? O zamanlar namusumuza ne güzel sahip çıkarmışız. Şimdi kim nerde ne yapıyor bizi hiç alakadar eder mi? Gerici değiliz biz ayol biraz modern olalım değil mi?  Lanet olsun bizi bu hallere düşürenlere! Dünya ile oyalayıp gözümüze perde çekenlere. Yazıklar olsun elbet, bu oyuna düşen bizlere de! Nasıl oldu da değiştik bu kadar kısa sürede?  KUDÜSTE EZAN SESLERİ YOK ama sesimiz çıkmıyor! Memnun muyuz halimizden, niye kimse uyanmıyor? Bu duruma sela gerek, bari Kudüs'te o okunsa, Ama doğru, onu okuyacak müezzin de maphusta...  Nasıl hesap vereceğiz o çetin sorgu gününde? Gözlerimizi yummadan kör olmuşuz yeryüzünde....

ZAMAN

     Zaman; kimi zaman durmasını istediğimiz, çoğu zaman kıymetini bilmediğimiz, sürekli ilerleyen: zaman... Biz insanlar olarak sağlığımızın, özgürlüğümüzün, okula, işe, gezmeye herhangi bir sebep için dışarı çıkmanın, hatta onları kaybedinceye kadar duyu organlarımızın ve hatta yine onları kaybedinceye kadar sevdiklerimizin; tıpkı zamanın değerini bilmediğimiz gibi değerini bilmiyoruz. Ama iş işten geçtikten sonra o kıymetini bilmediğimiz şeyler için çok güzel üzülüyoruz.     

   Halbuki atalarımızın dediği gibi bugünün işini yarına bırakmasak her şeyi zamanında yapsak ve en önemlisi ibadetlerimizi ertelemesek hiçbir zaman pişmanlık duymayız. Zaman ne yazık ki kıymetini en az bildiğimiz nimetlerden biri. Saatler, günler, haftalar, aylar, yıllar gerçekten sanki su gibi geçiyor. Arkasında yalnızca hatıralar kalıyor. Alemlere Rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz (sav)'inde bir hadis-i şerîfinde yer verdiği bir mes'eledir aslında. Peygamberimiz (sav) çoğumuzun bildiği bir hadisinde şöyle buyurmuştur ;

 "İhtiyarlık gelmeden gençliğin, Hastalık gelmeden sıhhatin, Fakirlik gelmeden zenginliğin, Ölüm gelmeden hayatın, Meşgul olmadan boş vaktin kıymetini bilin!" 

   Bu hadis-i şerîfin 3 maddesi doğrudan zamanla ilgili. Birinde direkt boş vakti, sıkışık zaman gelmeden doğru değerlendirmeyi, birinde ise elden ayaktan düşmeden önce gücün kuvvetin yerinde olduğu vakti doğru değerlendirmeyi, diğerinde ise ölüm tecellî etmeden, Hakk'ın rahmetine kavuşmadan, henüz tevbe edecek vakit varken hayatını doğru değerlendirmeyi öğütlüyor bizlere. Bizimde ne kadar âhir zamanda olsak da Peygamberimiz (sav)'in dediklerini elimizden geldiğince hatta daha da fazlasıyla uygulamamız gerektir. Çünkü biz sancağın gelecek mirasçılarıyız. Eğer biz geçen vaktin farkında olmazsak, o akıp giderken onu seyredersek herkes gibi elimizde yalnızca pişmanlık ve hüsran kalır...         


Hasan Göktan Gündoğdu

Yorumlar

Popüler Yayınlar