Öne Çıkan Yayın
- Bağlantıyı al
- X
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
TOPLUMSAL AHLAKIN DEĞİŞİMİ ÜZERİNE
Ahlak bekçiliği yapma!
Duyar kasmasana!
Milletin işine burnunuzu sokmaktan bıkmadınız mı?
Sosyal medyada sık sık duyduğumuz sloganlaşmış, kalıplaşmış ifadeler… Bu tarz ifadeler, sosyal medyanın etkisiyle yaygınlaştı. Halbuki bunlar toplumsal ahlakı sıfırlayan, hiçe sayan ifadelerdir. Zira toplumun ahlak sağlığına zarar veren şeyler üzerine konuştuğunuzda ahlak bekçiliği yapmış oluyorsunuz. Zararlı şeyleri dile getirince “beğenmiyorsan izleme, beğenmiyorsan yapma” deniyor. Evde deneyiniz. Ne zaman ki toplum ahlakı hakkında konuşsanız linç yiyeceksiniz, deneyenler illa ki bilir. Halbuki toplumun ahlaki sağlığı günümüzde önemini arttıran “halk sağlığı” kadar önemli...
Burada şöyle bir soru karşımıza çıkıyor: nüfusunun çoğunluğunu Müslümanların oluşturduğu bu ülkede, hele ki İslam'da ahlakın öneminin ne derece yüksek olduğunu da hesaba katarsak nasıl oluyor da toplumsal ahlakı konuşmamız engelleniyor, hatta hor görülüyor? Nasıl oluyor da müslümanların bir konunun, paylaşımın, sitenin ahlaksal olarak yargılanması “ahlak bekçiliği” olarak görülüyor? Neden biz müslümanlar ezici bir çoğunlukta olduğumuz halde kimseyi engelleyemiyoruz, kimseye karışamıyoruz?
Bazı arkadaşlar kişisel eylemlerin ve fikirlerin topluma verdiği etki hakkında düşünmek istemiyor sanırım. Bu arkadaşlar toplumda yaşadıklarını kabul edip topluma etki ettiklerini bilmezden geliyorlar ya da bilmiyorlar. Bildiğiniz gibi bireylerin yaşantıları sonucu toplumsal yaşantı, Bireylerin ahlakı sonucu toplumsal ahlak oluşuyor. ezici çoğunluk olduğumuz için toplumsal ahlakı İslam'a göre düzenleyebilmemiz ve şekil verebilmemiz gerekiyor. Pratikte öyle mi peki? Ah keşke öyle diyebilsek...
Ne zaman bir konunun ahlaki boyutuyla dine uygunluğu tartışılsa “dinle ne alakası var, her şeye din sokmayın” deniyor. Halbuki bunlar bir bahanedir. Bir müslüman yaşantısında her şeyine dinini (bazılarının kullandığı tabirle) “sokmuyorsa” nasıl gerçek bir müslüman olabilir ki?
Bu konularda konuşurken “eleştiri yapmamızı eleştiren” kısmın içine ciddi bir müslüman kitlesi da dahil oluyor. onlara göre de beğenmiyorsak izlemeyelim, beğenmiyorsak okumayalım. Peki müslümanların diğer müslümanlara “işiniz ne, beğenmiyorsan izleme!” şeklindeki açıklamaları nedir, nedendir, nasıl açıklanmalıdır?
Çünkü müslümanlar bölündü, daha doğrusu müslümanları böldüler. George Orwell’in Hayvan Çiftliği ve 1984 kitaplarını okuyan arkadaşlar, azınlığın çoğunluğu nasıl kandırarak parmağında oynattırabileceğini anlamışlardır. Müslümanlar toplum üzerinde ezici çoğunluk olmalarına rağmen toplumsal konularda “birileri” bizi parmağında oynatıyor. Belki de George Orwell’den fazla etkilenmişlerdir ha? İşin şakası bir yana neden bunlar yapılıyor? Çünkü toplum üzerinde planları, menfaatleri var. Toplum ahlakı üzerinde bizi konuşturmamalarının en büyük nedeni hedefleri. Evet yanlış duymadınız, amaçları var. Amaçlarına giden yollardan birinin de toplum ahlakını düşürerek bunu topluma normalleştirmek. İşte bu yüzden “birileri”, toplumu kandırarak müslüman olmalarına rağmen insanımızı müslüman gibi davrandırtmıyor. Çıkarları ve amaçları doğrultusunda kara propaganda yoluyla müslümanları bölüp, bizleri piyon yapıp, bizleri susturuyorlar.
Bunu yaparken neden bu kadar etkili olduklarını mı merak ediyorsunuz? klasikleşmiş fakat doğru bir laf söyleyeceğim: Her şey onların elinde! Güçlü kanallar güçlü gazeteler güçlü markalar güçlü sosyal medya sayfaları onların elinde. Toplum ahlakı yerle bir edilirken aynı zamanda bunların üzerine konuşmamız çeşitli yollarla engelleniyor. Engelleyemediğimiz ahlaki çöküşler sonucunda toplum ahlakının bozukluğu zaman içinde, onlarca yılda normalleştiriliyor. Bu normalleştirmeden etkilenen yeni nesliller de “toplum ahlakını konuşturmayanlar”ın içine katılıyor. Adamlar bir taşta dört kuş vuruyor. Bu durumu başından fark eden yaşlılar ise bir takım kötülemelerle etiketlenip, söyledikleri rafa kaldırılıyor. Ülkenin tüm yaşlıları aynı kefene aynı tipe sokularak ve “hor gördürtülerek” gençler tarafından keşfedilmeleri engelleniyor.
Toplum değerlerini aşağılayan paylaşımlar “kara mizah, offansif mizah” olarak nitelendiriliyor. Kara mizah yapan kitleyse çoğunluk olarak “normalleştirme” akımı ile büyütülmüş genç müslümanlardan oluşuyor. Bunların olduğu dönem içinde bulunduğumuz dönem. Genç arkadaşlarımız ne yaptıklarının farkında değiller hatta kendi deyimleriyle “tabuları kırıyorlar”. Bazı islami uygulamaları ve işin ahlaki boyutunu reddedip alaya alıyorlar fakat bu arkadaşlar müslüman olduklarını da iddia edip kendileriyle çelişiyorlar. Bu kısmın bazıları kendileriyle çeliştiklerini fark edince dinden boş yere dönebiliyor.
Diğer bir yandan ahlaksızlığı öne çıkaran, aşağılanma, küfür ve hakaret içeren videolar miyonlar izleniyor. Youtube, İnstagram, Facebook ve Twitterdaki fenomenler akımlar, büyük sayfalar bu “normalleştirme” işini sahiplenenlerin yeni türevleri. Bildiğiniz gibi eskiden normalleştirme daha çok filmler gazeteler ve televizyonla yapılıyordu. Özel örnek vermeye sanırsam gerek yoktur.
Filmlerde, oyunlarda, dizilerde ahlak sınırlarının dışına çıkmak bilinç altına tesir edecek şekilde çağdaşlık ve özgürlük olarak genç beyinlere veriliyor. Bunlara karşı çıkınca da “gerici” olabiliyorsunuz. Aslına bakarsanız ahlaksızlığın ilericilik sembolü “yaptırıldığı” bu çağda gerici olmak yüksek bir erdemdir.
Bizler toplum ahlakını konuşamıyoruz. Yok hayır, aslında konuşuyoruz. fakat… kimiz biz? propagandalarla “normalleştirme döngüsü”ne girmemiş ne kadar kişiyiz? Çoğunluktuk şimdi neyiz? Bir avuç kişiyle tüm toplumu döngüden çıkarabilirmiyiz? İşte asıl sorular bunlar… Yıllar içinde kapsamlı bir harekat gibi yürütülen bu “normalleştirme” projesi neredeyse tamamlanandı tamamlanacak; peki biz ne yaptık ne yapacağız?
İsimsiz Düşünür
Yorumlar